TCK 103. MADDE VE DEVAMI

CİNSEL SUÇLAR

ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU

Madde 103- (Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.) (1)

(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; (1)

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,

anlaşılır.

(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

______________

(1) Bu maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan ‘…tamamlamamış…’ sözcüğü yönünden (1) numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümleleri Anayasa Mahkemesi’nin 26/5/2016 tarihli ve E.: 2015/108, K.: 2016/46 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 13/7/2016 tarihinden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

ÇOCUK KİMDİR: Hukukta özellikle cinsel suçlar açısından mağdur ya da mağdurenin yaşı çok büyük önem arz etmektedir. Ana kural olarak 18 yaşın ikmaline kadar hukuk sistemimiz de kişi çocuk olarak kabul edilmektedir. Genelde uygulamada 18 yaşın ikmali ne anlama geldiği vatandaşlarımız tarafından algılanamamaktadır. 18 yaşın ikmali demek 18 yaşın doldurulup 19 yaşından gün almak demektir yani çocuktan kastedilen bur da 19 yaşından gün almamak demek oluyor.

2- YAŞ GRUPLARI: Yaş grubu olarak çocukları 3 gruba ayırabiliriz.

A- 0-12 yaş grubu; Bu grup 12 yaşını ikmal etmeyen yani 12 yaşını bitirip 13 yaşından gün almayan kastedilmektedir.

B-12-15 yaş grubu ; Bu grup ise 13 yaşından gün alıp 16 yaşından gün almayan gruptur.
C-15-18 yaş grubu: 16 yaşından gün alıp 19 yaşından gün almayan gruptur.

YAŞ HESAPLAMA: Peki yaş hesaplaması nasıl yapılacaktır, genelde uygulayıcılar özellikle vatandaşlar yaşın hesaplanmasını karıştırabilmekte olup suçun oluşumuna ve cezanın artırımına etki eden nedenlerden birisi olan yaşın hesaplanması bu nedenle büyük önem arz etmektedir.

ÖRNEK 1 : 29.10.2009 yılında doğduğunuzu var sayalım 29.10.2021 tarihi itibariyle
Gün Alma Durumu: 29.10.2021 tarihi itibariyle 13 yaşından henüz gün almamış oluyorsunuz.
Haftanın Hangi Günüydü: Bir Perşembe günü doğdunuz.
Sonraki Doğum Gününe Kalan Gün Sayısı: 29.10.2021 tarihi itibariyle yeni yaşınıza girmenize 365 gün kaldı.
Yaşanılan Gün Sayısı: 29.10.2021 tarihi dahil toplam 4.384 gün (12 yıl 1 gün) yaşadınız.

Yani burada 12 yaşını ikmal etmemiş 13 yaşından gün almamış olduğunuzdan 0-12 yaş grubunda olmuş oluyorsunuz.

ÖRNEK 2- Yine 29.10.2021 Tarihi İtibariyle doğduğunuzu varsayalım, 30.10.2021 tarihi itibariyle
Gün Alma Durumu: 13 yaşından 29 Ekim 2021, Cuma tarihinde gün almaya başlıyorsunuz.
Haftanın Hangi Günüydü: Bir Perşembe günü doğdunuz.
Sonraki Doğum Gününe Kalan Gün Sayısı: 30.10.2021 tarihi itibariyle yeni yaşınıza girmenize 364 gün kaldı.
Yaşanılan Gün Sayısı: 30.10.2021 tarihi dahil toplam 4.385 gün (12 yıl 2 gün) yaşamış olacaksınız.

Yani burada 12 yaşını ikmal etmiş ve 13 yaşından gün almış ve 12-15 yaş grubu aralığında olunacak olup ona göre değerlendirilecektir.
Aslında bu yaş hesaplamasının pratik bir yolu mevcut olup artı 1 yıl ekleme kuralı

29.10.2021
- 29.10.2009
00.00.12

burada yılın sol tarafında bulunan ay ya da gün sayısında herhangi bir rakam olmadığı için 12 yıla artı bir yıl ekleyip 13 yapamıyoruz.

30.10.2021
- 29.10.2009
01.00.12
Burada 12 yılın sol tarafında 1 gün olduğu için 12 yılına 1 yıl ekleyince 13 yılını bulmuş oluyoruz bu durumda sanık ya da mağdur 12 yaşını bitirip 13 yaşından gün almaya başlamış dolayısıyla 12 yaşını ikmal (tamamlama) etmiş olup 12-15 yaş grubunda değerlendirilmesi gerekiyor ki bu hesaplamaları diğer yukarıda izah ettiğimiz yaş gruplarına ve hukukta gerek medeni hukukta gerekse ceza hukukunda ve diğer hukuk dallarında geçen yaş hesaplamalarını bu şekilde yapabilirsiniz.

3- CİNSEL SUÇLARDA RIZA, ÇOCUKLARIN RIZALARININ GEÇERLİ OLUP OLMADIĞI;

Cinsel suçlarda rızanın var olup olmadığı, rızadan ne anlaşılması gerektiği, yaşı küçük kişilerin rızalarının hangi durumlarda geçerli olup olmadığı bu suç tipinin temellerinden birini teşkil etmektedir.

Yukarıda izah ettiğimiz üzere 1. Yaş grubu olan 0-12 yaş gurubunda ki çocukların kesinlikle rızaları kabul görmemektedir.

Yine 2. Yaş grubu olan 12-15 yaş grubundaki kişilerin de rızaları kesinlikle kabul görmemektedir.

Peki 15 yaşından büyük 18 yaşını ikmal etmemiş kişi yada kişilere karşı basit ya da nitelikli cinsel istismar işlendiğinde bu suç teşkil edecekmidir.

15 yaşını ikmal etmemiş kişilere karşı işlenen eylemlerde; bunların rızaları kesinlikle geçerli olmadığı gibi cebir ve tehdit kullanılmış ise TCK.nın 103/4 uyarınca sanığa verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
15-18 yaş grubunda olanlar için cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, suç olarak tanımlanmış iken 15 yaşından küçüklere karşı rıza aranmadığı gibi bu çocuklara karşı silah kullanmak ya da cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

15-18 yaş grubunda olup da filin hukuki anlam ve önlemini anlayamayacak kişi ya da kişilere karşı bu suç işlenir ise bu durumda ne olacaktır

12-15 yaş grubunda olanlar açısından eskiden farik mümeyyiz olup olmadığı yönünde rapor alınması gerekir iken 15-18 grubu açısından ise otomatik olarak farik mümeyyiz olduğu varsayılır ancak bir şüphe ya da aksi bir durum ifade alanlar değerlendirir iseler bu yaş grubu içinde bu yönde rapor alınır.


Burada da öncelikle Basit Cinsel İstismar nedir Nitelikli Cinsel İstismar nedir bunu izah etmek gerekir.

4- BASİT CİNSEL İSTİSMAR NEDİR;
Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda kanun koyucu özellikle ayrım gözeterek istismar tabirini kullanmış, yaşı büyük olanlara karşı ise Cinsel saldırı tabirini özellikle tercih etmiştir.

İSTİSMAR: birinin iyi niyetini kötüye kullanma, sömürme anlamına gelmekte olup, nitelikli cinsel istismar olmayan ileride izah edeceğimiz üzere mağdur ya da mağdurenin vücut bütünlüğünü ihlal eden dokunmalardır. Kanun maddesinde her türlü cinsel davranış tabiri kullanılmış ve bu doktrinde çok tartışılmış ancak mevcut suça bakan Yargıtay ilgili daireleri her türlü cinsel davranışı özellikle mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etmeyen davranışın cinsel istismar suçuna vücut vermeyeceği gerekirse ve unsurları varsa cinsel taciz suçuna vücut verebileceği ya da başka bir suça vücut verebileceğine karar verilmiş olup ve bu husus Yargı kararlarıyla da oturmuş durumdadır.

HANGİ DOKUNMALAR CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNU OLUŞTURUR: Öncelikle bu durumda da şunu açıklığa kavuşturmak gerekir ki her tür dokunuş bu suçu oluşturmaz . Kanun koyucu cinsel amaç ile dokunmaları kastetmiştir.
CİNSEL AMAÇ NEDİR: Kişi de cinsel hazzı amaçlaması olarak değerlendirebiliriz

KİŞİ CİNSEL AMACA ULAŞMASI GEREKİR Mİ; Kişinin cinsel amaçla hareket etmesi yeterli olup kişinin cinsel hazza ulaşıp ulaşmaması önem arz etmemektetir. Cinsel amaç güttüğü halde cinsel hazza ulaşmasa dahi suçun unsurları oluştuğundan kişi cezalandırılmaktadır.

HANGİ EYLEMLER BASİT CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNU OLUŞTURUR;

-Kişinin bilerek ve isteyerek ve cinsel amaçla vücudunun herhangi bir yerine sarılma, sıkma, dokunma, okşama, öpme vs. gibi eylemler.

SAÇA DOKUNMA: Saçta vücudun bir parçası sayılmış Yargıtay Kararına göre kişinin cinsel amaç ile saçına dokunma ve okşama cinsel istismar suçuna vücut vermektedir.

HANGİ EYLEMLER SARKINTILIK SUÇUNU OLUŞTURUR; Sarkıntılık ani kesik hareketlerle kişinin vücut bütünlüğünün ihlal edilmesidir ki önceki ceza Kanunumuz olan 765 sayılı Ceza kanunumuzda olduğu halde yeni olan 5237 sayılı Ceza Kanunumuzda yer almadı ancak daha sonra 6763 sayılı Kanun'un MADDE 13 – 5237 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, fıkraya ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddenin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

“Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Bir eylemin cinsel taciz mi , sarkıntılık düzeyinde kalan istismar eylemimi olduğu her somut olayda ayrı ayrı tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. Örneğin kişiye senin bacakların ne güzel dokunayım mı demek cinsel taciz suçunu oluştururken, kişinin bir kez bacağına cinsel amaçla dokunmak sarkıntılık suçunu birden fazla kez dokunarak cinsel amaçla okşamak cinsel istismar suçunu oluşturacaktır.

Yani bir olay değerlendirirken öncelikle kişinin vücut dokunulmazlığı ihlal edilmiş mi edilmiş ise ne düzeyde nasıl ihlal edilmiş ona bakmak gerekir.

HANGİ EYLEMLER NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNU OLUŞTURUR

Çocuğun anal, oral ve vajinal bölgesine cinsel organ ya da sair bir cisim sokulması durumunda çocuğun nitelikli cinsel istismarını bazı şartların varlığında oluşturur. Anal, Oral ve Vajinal bölgeye cinsel organın ya da sair bir cismin sokulması durumunda bu suç oluşabilecek iken Yargıtay içtihatlarına göre kulak ve burun gibi bölgelere cinsel organın sokulmaya çalışılması yada sokulması durumunda nitelikli cinsel istismar değil duruma göre sarkıntılık ya da basit cinsel istismar suçuna vücut verebilecektir, Yani cinsel organın burun ya da kulak bölgesine sokulması durumunda nitelikli cinsel istismar suçu oluşmayacaktır.

Ayrıca anal ve vajinal bölgeye organ ve sair bir cisim (cop, muz, ya da bir eşya) sokulması durumunda bu suç oluşacak iken oral( ağız) bölgesine yalnız cinsel organın sokulması durumunda nitelikli hal oluşur. Cinsel organın dışında belirtilen şeylerin sokulması durumunda sarkıntılık ve basit cinsel istismar suçu tartışılması gerekir ki Ceza Genel Kurulu 17.12.2013 gün, 2013/14-294; 2013/615 sayılı kararında " Failin mağdureyi zorla öperken dilini ağzına sokması vücuda organ sokulması niteliğinde olmadığından iddianamede anlatılan eylemin 5237 sayılı TCK.nun 103/2. maddesinde düzenlenen çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturması mümkün değildir." şeklinde karar verilmiştir.

4- BU SUÇLARDA MAĞDURUN BEYANI YETERLİMİDİR, BAŞKA DELİL GEREKİR Mİ?
Mevcut bu cinsel suçlara önceden Yargıtay 5. Ceza Dairesi bakmakta iken daha sonra Yargıtay 14. Ceza Dairesi bakmaya başlamış bu dairenin de kapanması üzerine şu an Yargıtayın 9. Dairesi bakmakta olup bu suçlara ilişkin Yargısal içtihatlar ile bu Dairelerin ve Yargıtay Ceza Genel Kurul kararları ile yön vermektedir.

5-CİNSEL SUÇLARDA MAHKUMİYET VE BERAATE GİDİLİRKEN HANGİ KRİTİLERE DİKKAT EDİLMEKTEDİR;

Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki her bir ceza dosyası her ne kadar vatandaş gözüyle birbirine yakın nerdeyse birebir olarak değerlendirilse de her bir ceza hukuku dosyası mutlaka ufakta olsa farklılıklar arz eder bu da kişinin ceza alıp almayacağı alacak ise ne kadar ceza alacağı hususlarını etkilemektedir.

A-) Olay ne zaman ve ne şekilde intikal ettirilmiştir;

Olayın sıcağı sıcağına aktarılmış olması, aradan uzun bir zaman diliminin gerçekleşmemesi durumunda bu durum sanık aleyhine yorumlanmaktadır, diğer kriterlerde var ise mahkumiyet yönüne gidilebilinmektedir ancak özellikle aile içi iddialarda olaylar çok geç intikal edibilinmekte olup bu da genelde yaşı çok küçük çocuklar mevcut eylemin normal bir eylem olarak değerlendirmekte öğrenim ve sosyal hayata atıldığında bu eylemin normal olmadığını algımaya başladığında ya arkadaşlarına ya da öğretmenlerine anlatması üzerine intikal etmekte olup bu yıllar sonra intikal ettiği halda örneğin 10 yıl sonra kişi cezalandırılabilinmektedir.

B-) Taraflar arasında olay öncesi iftira atmayı gerektirebilecek düzeyde bir husumet ( düşmanlık) olup olmadığı. Şunu vurgulamak gerekir ki ehli namus bir kadın ya da kişi kolay kolay kendi namus ve iffetini ortaya koyarak ciddi bir husumet yok ise namusunu iffetini ortaya koymaz ki Yargıtay içtihatları eskiden beri bu şekildedir.
Örnekleyecek olursak bazen boşanma sürecinde eşler diğer eşin çocuğuna karşı istismar eyleminde bulunduğunu iddia edebilmektedir. Bu hususa yargı mercileri şöyle bakmaktadırlar. Boşanma sürecinde olan kişinin ileri sürmesi iddia ile ilgili bir soru işareti barındırdığı değerlendirilmekte ancak diğer yan delillere göre beraat ya da mahkumiyet yönüne gidilebilinmektedir.

C-) Mağdur ya da mağdurenin beyanı olağan hayat akışına ( normal bir kişi ya da kişilere bu iddia mantıklı , makul gelirmi) uygun olup olmadığı, kendi içinde tutarlı ve istikrarlı olup olmadığı gerek mahkemelerce gerekse yüksek mahkemelerce değerlendirilmekte olup özellikle yargı mercilerii yaşları küçük çocuklarda kısmen çelişki olsa da özü itibariyle yani ana hatlarıyla beyanları tutarlı ise ufak tefek ifade farklılıkları durumunda diğer delillerle birlikte değerlendirilerek cezalandırılma yoluna gidilebilinmektedir.

D-) TIBBİ TEKNİK DELİLLER OLUP OLMADIĞI: Dosya da tıbbi ve diğer teknik deliller var ise örneğin DNA, Görüntü, Arama Kayıtları, Mesajlar, bizzat görgüye dayalı tanıklık beyanları, bunlara öncelik tanınmaktadır, kişinin beyanı tıbbi deliller ile çelişiyor ise mağdurun beyanına itibar edilmeyip beraat yönüne gidilmektedir.

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere her bir ceza dosyası farklılık arz etmekte olup uygulamada gerek vatandaşlarımız gerek ise meslektaşlarımız açısından bazen bu suç tipi hafife alınmakta yalnızca mağdur ya da mağdure beyanı var ise hemen takipsizlik kararı ya da beraat kararı alınacağı gibi bir yanılgıya düşülmektedir.

Bu suç tipinde adeta ispat külfetinin ters dönderildiği bir suç tipi olup normal hukuk sistematiğinde iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlü olduğu halde bura da sanki ispat külfeti ters çevrilmiş oluş uygulamada gerek kolluk, savcılık ve mahkeme safahasında şüpheli ye şu soru yöneltilmektedir " Bu kişi neden başka birisine değilde senin hakkında böyle bir iddia da bulunmuş olabilir" diye sıkça bu soruyla karşı karşıya kalmaktadır.

Şunu da vurgulamak gerekir ki bu suç tipiyle karşı karşıya kalan şüpheli ve sanık da kesinlikle cezalandırılmaktadır gibi bir yanılgıya kapılınmaması gerekmekte olup Ceza Hukukunun temel prensibi gereği "Şüpheden sanık yararlanır", "Şüphe sanık lehine yararlanır" ilkeleri doğrultusunda şayet iddia yukarıdaki kritelere uymuyorsa, Cumhuriyet Savcılığınca Kovuşturmaya yer olmadığına kararı ya da Dava açılmış ise Mahkemece Beraat kararları da verilmektedir.



ÇOCUĞUN BASİT CİNSEL İSTİSMARI VE SARKINTILIK SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?
Sarkıntılık Suçun Cezası Ne kadar? 3 yıldan 8 yıla kadar
İstismar Suçunun Cezası Ne kadar? 8 yıldan 15 yıla kadar
Mağdur 12 yaşını doldurmamış ise Sarkıntılık Suçunun Cezası Ne kadar? 5 yıldan az olamaz
Mağdurun 12 yaşını doldurmamış ise basit cinsel istismar suçunun cezası ne kadar? alt sınır 10 yıldan az olamaz

GÖREVLİ MAHKEME;
Sarkıntılık suçunda Asliye Ceza Mahkemesi Basit ve Nitelikli Cinsel istismar dosyasında ise Ağır Ceza Mahkemesi Görevlidir

YETKİLİ MAHKEME;(HANGİ MAHKEME BAKACAK)

Suçun, eylemin işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.

Mahkeme görevi kamu düzenini ilgilendirdiği için yargılamanın her aşamasında mahkeme görevli olup olmadığına bakarak kendi görevine girmediğini anlar ise yargılamanın her aşamasında Asliye Ceza Mahkemesi Ağır Ceza Mahkemesine Görevsizlik kararı verebilir iken Ağır Ceza Mahkemesi kendisine açılan davanın Asliye Ceza Mahkemesinin görevine girdiğini anlar ya da değerlendirir ise ancak sanığın sorgusundan önce görevsizlik kararı verebilir.

CİNSEL SUÇLARDA HAGB, ERTELEME VE PARAYA ÇEVİRME MÜMKÜN MÜDÜR
Cinsel taciz suçunda öngörülen ceza miktarları itibariyle mahkemece verilecek ceza miktarı ve türüne göre HAGB, erteleme ve paraya çevirmek mümkün iken sarkıntılık, basit cinsel istismar ve nitelikli cinsel istismar suçlarında hükmolunacak ceza miktarları itibariyle bu mümkün değildir.

ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU ŞİKAYETE TABİ BİR SUÇ MUDUR

Temel kural çocuğun basit ya da nitelikli cinsel istismarı suçu şikayete tabi değildir yani mağdur ya da mağdure şikayetten vazgeçmiş olsa da kamu davası olarak devam eder.

İSTİSNA: Fail yani suçu işleyen kişi çocuk ise ve eylemi sarkıntılık kapsamında kalmış ise bu suç şikayete tabidir. (Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır).